23 Ağu 2012

İstanbul

Soğuk
Karanlık
Eminönü iskelesinden vapura bindim
Bedenim vapurda
Ruhumu bilmiyorum

Gece son yıldızını da yitirdi
Gökyüzü denizden farksız
Ay daha sinsi parlamaya başladı
Yalnızlığından ve ahmaklığından habersiz
Görmezden geldim

Yağmur
Tıpır tıpır
Su, suya...
Tesadüf olmayan bir melodi
Yağmur bana serenatta
Duymazdan geldim

Dünü ve bugünü sorumsuzca tükettim
Nerdeler?
Dünlerim kimlerin yarını?
Yarınlarım kimlerin dünü?
Bilmezden geldim

Boş ver
Sana geldim
Dol ciğerlerime İstanbul
Buram buram sen kokmaya geldim

Büyük şehirsin ya hani
Nicelerini yuttun ya
Yut beni de
Hapset ruhumu

Hapset Dolmabahçe'nin yosun tutan saatinin yelkovanına
Beşiktaş'ta koca çınarın savrulan yaprağına
Süleymaniye'de simit satan çocuğun tozlu tezgahına
Eminönü'nde balık tutan ihtiyarın oltasına

Hapset
Dalgalarla mekik dokuyan şu yorgun vapurun rotasına
Tan vakti Sultanahmet'te ezanın yankısına
Gökte özgürlük aşkıyla süzülen martının kanadına hapset

Beni özgürlüğüne hapset İstanbul
Ben esirin olayım
Özgürlük sana özgü.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder